KARDEŞ FİKRİNE ALIŞTIRMA-KARDEŞ KISKANÇLIĞI


Selim 16 aylıkken başladı kreşe. Ben çalışan bir anne değildim, ne gerek vardı diyenler oldu yakın çevremden. Berlin’de yaşıyorduk o zamanlar,  ve 1 yaşından itibaren çocuklar kreşe veriliyordu anne çalışsın ya da ev hanımı olsun fark etmiyordu. Kaldı ki Selim evde durabilen bir çocuk değildi sürekli parkta vakit geçiren, dışarda olmayı seven bir çocuktu ve hala da öyle. Durum böyle olunca ben çok yoruluyordum. Biraz kendime vakit ayırmaya ihtiyaç duyuyordum. Nitekim kreşe başladı. Hepimiz kendimize vakit ayırma imkanı bulduk ve daha verimli oldu hayatımız.

2015 Temmuz sonunda Bursa’ya taşındık. Eylül ayında kreşe başladı Selim. Bir iki ay geçmemişti ki benim de kardeşim olsa demeye başladı. Nerden çıktı şimdi bu kardeş isteği diye konuyu deşince ‘’okuldaki arkadaşlarının kardeşi varmış, onun da bir kardeşi olsa iyi olurmuş’’ sonucu çıktı ortaya.
Tabi zor bir dönemden geçiyordu yaşının gereği paylaşamama sorunu gündemdeydi. Okuldaki pedegogla konuşurken ‘’bir kardeşi olsa bu durumu daha rahat atlatabilir’’ diye bir cümleyle karşılaşmıştım ki zaten hamile olduğumu söyleyince pedegog çok sevindi.
Tabi henüz gebeliğin başında olduğum için Selim’e durumu anlatmadık. Zaten sabırsız bir çocuk olduğu için 9 ay bekleyemeyeceği gün gibi ortadaydı. Gebelik ilerleyip de karnım büyümeye başlayınca ‘’ anne ne kadar çok yemek yiyorsun karnın kocaman olmuş’’ dedi. Biraz da böyle idare ettik durumu. Gebeliğin 7. Ayında artık bir kardeşi olacağını anlattık ona. Biz vereceği tepkiden ürkek ve tedirginken Selim’in ilk tepkisi karnımı öpmek oldu. Tabi ben bir ağla bir ağla sevinçten.
Doğuma bir ay kala her hafta eve postacı geldi. Kardeşi ona bir ay boyunca toplamda 4 ayrı hediye göndermişti. Bu hediyeler sayesinde aralarında daha da sıkı bir bağ kuruldu. Kardeşi olacağını öğrendiği andan itibaren uykudan önce karnımı öptü ‘’ iyi geceler kardeş’’ dedi. Her sabah uyandığında ‘’ günaydın kardeş’’ dedi. Okula giderken hem beni öptü hem karnımı öptü ‘’ güle güle kardeş’’ dedi…
Son bir buçuk ay çok zor geçti. Neden artık gelmiyor kardeşim, ben çok sıkıldım, gelsin artık, yine mi gelmedi, o zaman doktora gidelim çıkartsınlar kardeşimi  ve bunun gibi sabırsızlık içeren ifadelere cevaplar vererek geçti son zamanlarımız. Artık karnıma ağzını koyup’’ kardeş gel artık çok sıkıldım ben’’ demeye başlamıştı.
Birlikte isimler aradık, acaba kardeşinin adı ne olsa dedik. Bazen anlamsız isimler de bulduk: çıkıdık, tököz vb… Gittiği kreşin adı ipekyolu’ydu ve kurucularından biri de İpek hanımdı. Selim bir gün ‘’İpek Hanım olsun’’ dedi. Oğlum sadece İpek olsun dedik hayır İpek Hanım olsun dedi. Çünkü kreşini ve İpek hanımı çok seviyordu. Sonuç olarak adını da İpek koyduk kızımızın.
Bursa’ya yeni taşındığımız ve tanıdığımız olmadığı için ani bir doğum esnasında ne yaparız diye düşündük aylarca kara kara. Gecenin bir yarısı doğum başlasa Selim’le birlikte hastanede sabahlama ihtimali kaygılandırdı bizi. Normal doğum bu ne zaman olacağı belli olmaz. Neyse ki Selim kreşteyken kardeşi doğmuştu. Kreşten hastaneye geldiğinde gayet olaya hakimdi. Sanki hayatında bir değişiklik olmamıştı. Hemen kardeşinin yanına gitti. Sevinçten ağzı kulaklarında, kardeşini öpmek istiyor, saçlarını, ellerini seviyordu. Hayırlı olsuna gelen arkadaşlarımıza kardeşini elletmiyordu. ‘’ o daha çok küçük ellemeyin, o benim kardeşim sizin değil ‘’ diyerek ilk abiliğini gösterdi. Kendiliğinden kardeşini sahiplenmişti. Ve bunu kimse ona öğretmedi tamamen içinden geldiği gibi davranmıştı. Bu manzara bizi çok rahatlattı ve hafifletti.
Artık kardeşini ‘’abisinin civcivi’’ diye sevmeye başladı. İpek ağladığında ‘’anneee kardeşimin karnı acıktı süt içmek istiyor herhalde, herhalde kaka yaptı poposu acıyor, uykusu geldi ondan ağlıyor dimi anne vb..’’ gibi çıkarımlarda bulunuyor. Kardeşi ağladığında emzik veriyor. Biz de anne baba olarak Selim’i olayların dışında tutmuyoruz. Bazen bez getirmesini istiyoruz, bazen abisi bak seninle oynamak istiyor, abisi kardeşin seni çok özlemiş sen kreşteyken vb… diyoruz. Bazen de onları kısa bir süre yalnız bırakıyoruz ve ağlarsa emziğini vermesini söyleyip diğer odalara gidip durumu kontrol ediyoruz.
Ben bebeği emzirirken başka bir odaya gitmiyorum, Selim’in yanında yaşıyoruz her anını. Bazen de bebeği yıkarken Selim’den yardım istiyoruz. Abiyle birlikte
oyun oynarken bebeği de yere yatırıp oyuna dahil ediyoruz…
Fakat anne baba dışında üçüncü bir kişi tanıdık olsun ya da olmasın bebeği seveceği zaman Selim dikkat çekmeye çalışıyor. Bu dikkat çekme ya soru yağmuruna tutma ya da şımarık hallere girme davranışıyla kendini gösteriyor.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir konu da şu: malum yeni bir bebek dünyaya geldi ve etraftan onu görmeye gelenler oluyor. Gelen misafirler genelde sadece bebeğe hediyeler getirir. Abiyi unuturlar. Çok şükür bizde durum böyle olmadı. Bebeğe hediye getirenler abiyi de unutmamışlardı. Bunun için de ekstra bir kıskançlık ortamı yaratılmadığı için ortaya bir sıkıntı çıkmadı.

Aslında çocuklar kıskanç olmuyorlar. Etrafın ilgisi ve davranışlarına göre ortaya çıkan ya da çıkmayan bir durum oluyor bu kıskançlık mevzusu. Sizler de durum nasıl oldu? Bizimle paylaşır mısınız kardeş hikayenizi? Sevgiyle kalın…

Yorumlar