‘Okumak Fena’, diye başlayan bir çocuk kitabı var
şuan elimde. "Herkes okumanın çok güzel olduğunu söylüyor ama niye güzel
bir şeymiş, ben anlamıyorum" diyor ilk cümlede. Hemen ardından kitabın
kahraman çocuğu Anna, kendisi için okumanın neden sıkıcı olduğunu sıralıyor peş
peşe.
Kahramanın gerekçelerini dinleyince ben de hak
vermiyor değilim ona. Hareketsiz kalmak, esnemek, bir süre sonra gözlerin
kuruyup yanması vb. Bir çocuk için belki de yetişkinler için bile gayet hatırı
sayılır gerekçeler sanırımJ
Kahramanımızın evinde herkes kitap okuyor. Herkes
farklı türde kitapları okumayı seviyor. Kahramanımızın annesi, Anna’nın kendisi
için henüz mükemmel kitabı bulamamış olmasından dolayı okumayı sevmediğini
söylüyor. Burada mükemmel kitap
kavramını öğretmeni; okumaktan asla bıkılmayan kitap olarak tanımlıyor. Sanırım
bu tanımlamayı ben de sevdim. Çünkü benim de okumaktan bıkmayacağım kitaplarım
ve yazarlarım var.
Kitaba geri dönersek Anna’nın öğretmeni bir gün ödev
verip kütüphaneye gönderiyor onu. Orada mükemmel kitabı bulacağını söylüyor.
Anna kütüphaneye gittiğinde aradığı en mükemmel kitabı buluyor. En mükemmel
kitap çünkü dünyanın en kısa kitabı
bu.
Anna, aradığını bulmanın sevinciyle kitabı alıp eve
gidiyor. Kitabı okumaya başlıyor. Kitabın kapağını açıyor. Mükemmel kitabın ilk
sayfasında şunlar yazıyor:
"Her
kitap, unutulmaz bir maceraya açılan bir kapıdır. Bu sayfayı çevirdiğinde,
düşlerin dünyasına gireceksin".
Anna kitapta yazılanlara iç geçirerek cevap veriyor:
" Benim düşlerimdeki dünya, kitapsız bir
dünya".
Ardından kitabın ikinci sayfasını çeviriyor. Fakat ikinci
sayfada hiçbir şey yazmıyor, sayfa bomboş. Sonra aniden bastıran bir fırtına ve
delice yağan yağmurla tüm kitaplar ortadan kayboluyor. Sonra neler mi oluyor?
Benden bu kadar. Okumayı Sevmeyen Çocuğun Hikayesi, içindeki çeşitli oyun ve
bulmacalarla çocukların severek okuyacağı eğlenceli bir kitap.
Yazar: Miriam Dubini
Resimleyen: Francesca Carabelli
Çeviren: Filiz Özdem
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 43
Yorumlar
Yorum Gönder