Dün akşamdan makaron yapmaya niyet etmiştim. Bu sabah, diğer sabahlardan pek de farklı sayılmazdı.O farkı, sonradan fark edecektim. Günlük programımı akşamdan hazırlamıştım. Önce kahvaltı yapılacak, ev toparlanacak ardından makaron için lazım olan malzemeler alınacaktı. Buraya kadar her şey planlandığı gibi gitti. Evle ilgili kısımları hallettim. Markete gittim. Gayet güzel bir alışveriş yaptım. Her alışveriş bir terapidir benim için.Pasta malzemeleri alıncaksa o çifte terapi sayılır. Neyse eve geldim, sabah kahvemi içtim ve makaron macerasına atıldım. Akşam bir sürü internet sitesinden bir sürü farklı makaron tarifiyle karşılaşmıştım.Fotoğrafı en güzel olanı gözüme kestirdim ve başladım. Tabi büyük bir korkuyla beraberdim.
Çünkü kimse ilk
seferde ayarı tutturamıyormuş, çok zormuş, bazıları umutsuz sonuçlar
neticesinde makaron kelimesini hafızalarından silmiş… Bunlara benzer bir sürü
olumsuz yorumları okumuştum. Baştan kabul ettim tamam kolay olmayacak sakin ve
dikkatli olmalıyım. Tarifi aynen uyguladım. Ama ne tarif!... 80 gr yumurta akı yazıyor tarifte. Hıım
yumurta akı tamam da benim mutfağımda mutfak terazisi yok.
Gel de çık işin
içinden. İnternette aradım, arkadaşlara telefon açtım, 80 gr yumurta akı nasıl olur diye… Yok cevap
çıkmıyor. Kimi diyor bardakla göz kararı bir değer yürüt, kimi diyor bir yumurta şu kadar ağırlıktaysa
yarısını al… İkiye böl beşle çarp karekökünü al sonra aldığın o karekökü geri
ver… Değer verilerek çözülen matematik sorularına döndü durumum. Neyse ben yine
göz kararı 2 yumurtanın sarısını işleme koydum. Zaten matematikle aram hiçbir
zaman iyi olmadı şimdi mi olacak? Tamam güzel gayet normal seyrediyor herşey. Derken
tarifte diyor ki; eğer diyor, renkli makaronlar
diyor, yapmak istiyorsanız şeker ve bademli karışımın içine gıda boyasını
ekleyin diyor. Tamam ekledim; aynen
dediği gibi. Allah Allah renk hiç mi değişmez yahu. Yok hakikaten bir ton
koyusu ya da açığı bile olmadı. Halbuki ben ton farkına bile razıydım, o kıvama
gelmiştim yani. Bir tüp boyayı boşalttım kabın içine, bana mısın demedi…
Neyse yılmak yok. Devam ettim. Savunma mekanizmam hemen
devreye girdi ‘’zaten her şeyin doğalı güzel,boşver böyle daha iyi oldu’’,
dedi bana mekanizmam. Derken her şey
hazırlandı, fırın ısıtıldı, makoranlar tepsiye dizildi ve fırına verildi. Tarifte
170 derecede yarım saat pişirin yazıyordu. Yarım saat sonra bir de ne göreyim? Benim mokaroncuklar yanmasın mı? Yandı tabiki.
O kadar narin bir karışım 170 derece sıcaklığa dayanamadı tabi ki… Burdan
devamını zaten anlamışsınızdır. Ben makaron bekliyordum yanık, yamuk, yumuk bir
şey çıktı fırından. O şekline rağmen özünden yani bir şey kaybetmez mi insan?
Yok vallahi mis gibi çıtır çıtır gayet lezzetli bir şeyler olmuş. Ben görüntü
bozukluğu açısından mahvoldum, çok üzüldüm. Ne umutlar bağlamıştım. Kolay
değil; yanan ya da dağılan; tepsideki makaronlar değil benim ümitlerimdi
aslında… Tamam o kadar da dokunaklı değildi; ama yeri gelmişken biraz duygusallık katayım
dedim işin içine…
Neyse asıl konumuza dönelim. İşte ben bu olumsuz vak’asından
sonra elimde kalan kremalı çikolatalı karışımı düşündüm. Yazık ziyan olmasın
dedim. Ne yapayım , nasıl yapayım diye düşünürken aklıma Türkçe karşılığı henüz
bulunamamış ‘’truff’’lar geldi. Zaten makaron da Türkçe değildi bir şey
farketmezdi artık bu saatten sonra. Alt yapı hazırdı üstelik. İçine fazladan
biraz fındık ve bir kek konulacaktı o kadar. Ben de eklenmesi gereken
malzemeleri ekledim. İşte hiç hesapta olmayan truff’lar böyle hazırlandı.Tam da
böyle bir durum için atalarımızın güzel nasihatlarinden biriyle truff tarifine geçmek istiyorum:Neye niyet neye
kısmet!... Truff’lar beni hiç üzmedi sağolsunlar, hiç zorlamadılar. Afiyet
olsun.
NOT: MAKARON macerasının mutlu sonu bir sonraki yazımda
olacak. Mutlu sonla biten hikayeleri sevenler bir yere ayrılmasın.
100 gr bitter küvertür çikolata
200 gr krema
1 adet hazır kek
1 su bardağı dövülmüş fındık
SÜSLEMEK İÇİN
Hindistan cevizi
Badem parçaları
Türk kahvesi
Ceviz
Küçük bir tencereye kremayı koyun.Kaynar kaynamaz ocaktan
alın.Çikolataları rendeleyip kremanın içine dökün.Homojen bir şekilde dağılması
için çırpma teli ile iyice çırpın.Başka bir kapta kek parçalarını elinizle
iyice ufalayın ve un kıvamına getirin.Ufalanan kek parçalarını ve fındığı
kremalı karışımın içine dökün ve bir spatula ile güzelce karıştırın.Hazırlanan
karışımı buzdolabına koyun, 7-8 saat dolapta bekletin.
Dolaptan çıkardıktan sonra elinize istediğiniz büyüklükte
parçalar alın.Avuçlarınızda yuvarlayın.İstediğiniz süsleme malzemelerine
bulayın.Afiyet olsun.
truf yapmayı seviyorum eldeki malzemelerle insanın yaratıcılığını ortaya çıkarıyır:))))
YanıtlaSilTruff yapmayı bugun ben de denedim buzdolabında şekil almayı bekliyorlar, ama hazır kek yerine buzluktaki önceden kalan keki kullandım bakalım nasıl olacak...
YanıtlaSilBen yazmayı unutmuşum bak hatırlattığın iyi oldu.Hazır kek kullanmak şart değil gerçekten.En güzeli evde olan malzemeyi değerlendirmek.
YanıtlaSilçok eğlenceli bir yazı olmuş zevkle okudum tariflerin hoşuma gitti ayrıca foto çekimlerinde çok hoş:))
YanıtlaSil