Eskiden ben daha çocukken bayram vakti yaklaştıkça heyecandan sevinçten uyuyamazdık. Arefe günü banyo yapardık. Bir gün önce yıkansak bile arefe günü mutlaka yıkanırdık. Yine arefe günü bayramlık alışverişi yapardık. Erkek kardeşimle bana ayakkabı ve bayramlık giysi alınırdı. Aile büyüklerimiz bize sormazlardı ne giyeceğimizi. Onlar alırdı biz de üstümüze oluyor mu olmuyor mu diye denerdik giysileri. Sadece bayramlık alışverişinde tam üstümüze göre alınırdı giysiler. Normal zamanlarda hep bir numara büyük alınırdı,seneye de giyelim diye. Nasıl mutlu olurduk bayramlık giysiler giyeceğiz diye. Hele de her bayram alınan kırmızı ayakkabıyı giyme coşkusu...
Başucuma koyardı annem kırmızı papuçlarımı.
Arefe günü akşam yatmadan önce kızların ellerine kına yakarlardı. Sonra da çoraba geçirirlerdi ellerimizi uyurken etrafa kına bulaşmasın diye. Sabaha kadar dua ederdik "en koyu kına benimki olsun, en güzel benim kınam koksun" diyerek uykuya dalardık. Sabah da ilk iş kınalarımızı yıkardık heyecan ve merakla...
Evin erkekleri sabah bayram namazına giderdi. Evin hanımları da onlar namazdan dönene kadar kahvaltıyı hazırlardı. Çocuklar bayramlıklarını giyerdi. Erkekler namazdan dönünce ilk iş bayramlaşmaktı. Bunun için büyükten küçüğe el öpme sırasına girerdik. Sonra da bütün aile kahvaltıya otururduk.
İlk bayram harçlığımızı o zaman alırdık.
Birer tane de mendilimiz olurdu. Rahmetli babaannem mendil içine koyardı bayram harçlığımızı ve şekerlerimizi.
Şimdi sadece "nerde o eski bayramlar" diyoruz. Sonra düşünüyorum eski bayram diye bir şey yok ki!...Yaşatılmayan geleneklerimiz var,özlem duyduğumuz bayram anılarımız var çocukluğumuzdan kalan ve hiçbir zaman unutamadığımız. Herkese mutlu bayramlar.
Yorumlar
Yorum Gönder