BİR ZAMANLAR DRESDEN

Berlin’de ender görebileceğimiz güzel havalardan birini yaşıyoruz. Güzel havalarda dışarı çıkmalı insan, o güzelliği yakından görebilmek için. Biz de güzelliğin kıymetini bilenlerdeniz neyse ki… Günlerden cumartesi. Eşimle birlikte Kottbusser Tor’da yemek yiyoruz. Derken telefon çalıyor. Arkadaşlar arıyor. Onlar da bizim gibi doktora eğitimi için gelmişler Berlin’e. Yarın da hava güzel olacakmış, diyorlar. Kaşla göz arasında Dresden’e gitmek için sözleşiyoruz.

Berlin’de seyahat etmek çok kolay. Schöness-Wochenende-Ticket diye bir seyahat bileti seçeneği var. Avantajı 39 Euro’ya 5 kişi bir gün boyunca istediği trene, otobüse, U-Bahn, S-Bahn araçlarına binebiliyor. Şimdi; önümüzde koskoca bir gün var, yolculuk 3 saat sürüyor. Eee kalktık, gittik, gezdik, yedik, içtik derken epey bir vakit gidecek. Zamanı iyi planlamalı. Biz de sabahın beşinde çıkıyoruz yola. Südkreuz’dan Regional Bahn’a biniyoruz. 


Bir kez aktarma ile Dresden memleketine varıyoruz. Uykuyla uyanıklık arasında bir yerdeyiz. Ama nasıl zevkli nasıl da keyifli bir yolculuk. Zaten iner inmez keşfe başlıyoruz. Ellerimizde haritalar, fotoğraf makinaları. Flaşlar patlamıyor; çünkü hava güneşli gerek yok ki flaşa. Hava da bir güneş var ki sormayın… Günün sonunda hepimiz yanıyoruz güneşten, yüzlerimiz pancar gibi oluyor.

Şans bizden yana o gün, güzel bir panayıra denk geliyoruz. İnsanlar küçük tezgahlar kurmuş, büfeler hazırlamış, çocuklar için mini bir lunapark hazırlanmış, yiyecekler içecekler tezgahlarda… Şirin, sevimli bir ortam yaratılmış, her yer rengarenk mis kokulu çiçeklerle donatılmış.


Dresden turistler için iki kısımdan oluşuyor. Birinci kısım şehrin eski yapıtlarının olduğu tarihi binaların olduğu bölüm. Restore edilmiş devasa taş yapıtlar bunlar. Zaten şehrin bütün büyüsü eski kısımda yer alıyor. Oldukça temiz ve bakımlı bir şehir. Vakit dar olduğu için hızlı bir şekilde her yeri görmeye çalışıyoruz ve gururla söyleyebilirim ki bunu başarıyoruz da…

Akşama doğru enerjimizin hepsini bitiriyoruz. Dönüş yolundayız artık. Birden başka bir etkinliğe daha katılmaya karar veriyoruz. Akşam olmuş saat 20:30. İstikamet Kudamm, Berlin’nin merkezi. Neden? Fransız sanatçıların Kudamm’ın doğum günü için özel olarak hazırladığı gösteriyi izlemek, gerekçemiz bu. Gayet hatırı sayılır bir gerekçe. 


Normalde Berlin karanlık olur akşamları. Oysa şimdi her yer ışıl ışıl. Gösteri için devasa, rengarenk uçan balonlar hazırlanmış. Ejderha, yılan, dinozor vb…şekillerinde. Rengarenk boyanmış balonları dans ettiriyorlar mistik bir müzik eşliğinde. Havadaki bir balona asılı şekilde akrobat bir kız dans ediyor müziğin eşliğinde. Oldukça ilgi çekici ve ilginç bir atmosfer. 

Bu güzel gösterinin bir anısı kalsın bizde istiyoruz fakat isteğimiz de havadaki balonlar gibi asılı kalıyor. Problem büyük. Çünkü hepimizin fotoğraf makinalarının şarjı bitmiş, o muazzam gösteri hafızalarımızda güzel bir anı olarak kalmaya mahkum. Yorgun ve mutlu bir şekilde herkes kendi adresine giden trene binip vedalaşıyoruz.

Yorumlar